Uçak Düsseldorf ‘a indi ve beklenmedik derecede hızlı ve sorunsuz bir şekilde sınırı aşıp içeri girdik. Batı Avrupa'nın handikapı olan ulaşım ve konaklama maliyetleri oldukça yüksek olduğundan tur ile gidip kendi başına gezmek daha akılcıl görünmekte. Tabii, tur firmalarının son dakika sürprizleri ve turlar için ayırdıkları zamanlar da göz ardı edilmemeli.
Sürpriz 1. Aslında bizim tur çok sayıda firmanın ortaklaşa
düzenlediği bir turmuş ve herkesin elinde farklı bir tur programı var. İyi ki
dostlarla bir plan yapmamışız ileriye dönük.
Epey bir yolda gidiyoruz. İlerilerde Köln Katedrali'nin
kuleleri görünmekte. Sanayileşmiş Almanya'nın yemyeşil ormanların arasından
nehirler gibi uzanan otobanları şehirlerin oldukça uzağından geçmekte. Fakat şehirlerinin üzerinde, bizim şehirlerde
olduğu gibi kahverengi tabakalar yok. İnsan imreniyor.
Saatler süren sıkıcı bir yolculuktan sonra Lüksemburg'a
varıyoruz. Havalimanına yakın, meşhur zincir otellerden birinde epeyce mikro
bir odada kalacakmışız. Otel listesinde burasını söylemişti ama bu tip bir
odayı da ummuyordum.
Akşamı Almanya'dan aldığımız nevale ile ediyoruz. Bir ara
dışarı çıkıp turluyoruz. Karşımda çift şerit bir yol ve havalimanı. Küçük bir
ülkeye göre hava trafiği iyi. Bunda pek çok uluslar arası kuruluşun merkezinin
burada olmasının yanı sıra çok sayıda finans firmasının varlığı önemli
etkenlerden. THY bile buraya uçmaya başladı. Gidiş dönüş 99 euro gibi yok
pahasına uçsa da buradan diğer şehirlere gidişin maliyeti oldukça yüksek.
Değmez.
0 Yorumlar
Yorumlarınız