Sabah kahvaltısının ardından, erkenden yakındaki Çubuk Gölü'ne gittik.
Oldukça ufak bir gölet. Boyut verme konusundaki yeteneksizliğim nedeniyle fazla
yorum yapamıyorum. Burada da su bayağı çekilmiş. Üstüne üstlük etraftaki meyve
bahçelerini sulamak için pompalarla su çekilmekte.
Burası da şahsına münhasır bir ekosistem. Kıyıda toprak yol üzerinde ezilip yamyassı olmuş, kurumuş bir tatlı su yengeci vardı. Gölde balık var mı bilemiyorum. Ama bu kadar çok kurbağanın olması balık yok yada kurbağa nüfusunu denetleyemeyecek kadar az olmalı.
Göynük bir Osmanlı kasabası. Ama tam anlamıyla (kanımca) örnek alınacak bir yer burası. Biliyorsunuz Avrupa gezilerinde yabancıların tarihi evlerini nasılda koruduklarını, yeni inşa edilmiş bir binanın bütünlüğe uygun, sırıtmayan ,genel yapıyı koruyan bir şekilde olmasını gıpta ile izlediğimi. İşte buna benzer bir yapıyı Göynük'te gördüm. Kasabanın Mudurnu çıkışında dört katlı bir apartman yapmışlar ama kasabanın genel görünümüne tam anlamıyla adapte etmişler. Öyle ki çok dikkatli bakmadıkça yeni bir yapı olduğunu anlayamıyorsunuz. Alkışlanacak, madalya takılacak bir anlayış.
Kasabanın en meşhur anıtlarından birisi Zafer kulesi. Sakarya Savaşı kazanıldıktan sonra sonra kasabanın kaymakamı bunu anıtlaştırmak istemiş ve tepeye kuleyi inşa ettirmiş. Kule, saat kulesi olarakta bir süre kullanıldıysa da tüm saatlerin kaderi çalınmak olmuş. Hırsızlar çalmaktan bıkmamış ama sonunda kasabalılar saat takmaktan usanmış. Ardından birde yangın felaketi geçiren kule aslına uygun bir şekilde restore edilmiş. Üç katlı kule gezilebilmekte.
Neyse, cami kare planlı gibi. Kubbesiz. Hemen Mudurnu Çayı'nın yanı başında. Kasabada bir evliya türbesi daha var. Bunlar Melamilerin Bayrami kolundanmış.
Su derince ya da en azından üç metrelik dubanın sonunda boyu geçiyor. Dubanın altında gölgede bir- iki zararsız su yılanı yüzmekte. Milyonlarca çeşitli boy balık gölü doldurmuş. Kıyıdan itibaren açığa doğru çeşitli boyda yavru balık sürüler halinde turlamakta. Açıklara bakınca arada sırada sıçrayan büyücek balıkları görebiliyorsunuz. Su da bitki örtüsü olarak kayda değer bir şey yok. Kıyıda birkaç çift kaz avare avare gezip keyiflerince gagalarını suya daldırıp avlanıyorlar. Kurbağa sayısı az.
Kıyıda tek bir tesis var. Netten gördüğüm kadarıyla fiyatı hesaplı. Ama taksi tutmadan yada özel araç olmadan nasıl ulaşılır bilemiyorum. Ayrıca gölün etrafını yürüyerek gezebilme imkanınızda var.
Mudurnu'ya giderken yolun sağında Yenice köyüne giden yolu gördük. Bizim ataların konağı bu köydeymiş. Nasıl gidildiğini öğrenip gitmeli bir gün.
Şu an kasaba para getiren bir sanayiye sahip değil. Bu nedenle turizme eğilinmeye başlanmış durumda. Kasabayı gezerken iş duyuruları için yapılan anonsları sıklıkla duyuyorsunuz.
Rehberler kasabanın adının bir tekfurun kızının adından geldiğini iddia etsede gerçekte bir tekfurun bizzat kendi adı olan Modrenenin zamanla bozulmasıyla oluşmuş. Çarşısı ve halkı ( ki ortalama olarak orta yaşın üzerinde çoğu ) Gümülcine'deki çarşıya çok benzemekte. Tipik bir Türk kasabası.
Kasabanın en ünlü yapısı Yıldırım Beyazıd Camii. Yirmi metreye varan dönemi için devasa sayılabilecek kubbesi kasabanın zamanında ne denli zengin olduğunun kanıtı. Son cemaat yerindeki üç kubbede güzel kalem işi çalışmalar görülmekte.
Caminin yanından geçen yolun sağında, aşağıda halka açık olan ama fazlaca müşterisi olmayan Yıldırım Bayezıd Hamamı görülüyor. Kendini belli eden, dönemin özelliklerine sahip bir yapı.
Hisarlık tepesinde Bizans Dönemi'nden kalma kalenin kalıntıları ve güzel bir kasaba manzarası var. Mudurnu da saat kulesi olan yerlerden.
Gölün ağaçlık bir alan içerisinde oldukça zarif bir görünümünün olduğunu belirtmeliyim. Gün içinde uğradığımız göllerin en büyüğü., öyleki sert esen rüzgar gölde dalgalar oluşturmakta. Gölün etrafında sazlıklar ve sağlıklı görünen nilüferler var. Akvaryumum için bir iki kök almayı düşündüm. Adadaki havuzda pembe açan nilüferlerin benzerleri bunlar.
Gölün etrafında çeşitli lokantalar var ve söylendiği kadar da pahalı değiller. Her ne kadar ağım şahım bir yemek yapamasalarda manzarasına,doğasına değer.
0 Yorumlar
Yorumlarınız