Planlarımıza göre öğleden önce Frusca Gora ‘yı turlayıp günün kalanında Sremski Karlovci ve Veziraç ‘a gidip Petervaradin Savaş Anıtı'na uğrayacağız. Gönül İndije üzerinden Salankamen ‘e geçip oradaki savaş alanına da uğramayı istiyor ama pek mümkün değil bu. Her ikisi de okullarda okutulan tarih kitaplarında yazmayan, pek bilgi sahibi olunmayan önemli savaşlar. İkisini de kaybetmişiz. İkisini de karşı taraf kutluyor yada en azından yıl dönümlerinde elçilik düzeyinde anma törenleri düzenliyorlar.
Neyse saat itibariyle hostele giremediğimiz için çantayı bırakıp
otobüs beklemeye başladık.
Otobüs geldi. Zerre İngilizce bilmeyen şoför 160 dinarımızı alıp
bizi Beoçin'deki son durakta bıraktı. Telefonumdaki gps “monastirski put” yani manastır yolu diye bize yolu gösterdi
bir bakıma. Bizim adadaki tur başlangıcına benzeyen bir yerden giriş yaptık.
Allah'ın dağında bu kadar polis ne arıyor bilemedik.
Frusca Gora Osmanlılardan kaçan Sırp ruhbanların kurduğu bir manastırlar topluluğu. İlk kurulduğunda otuz kadar manastır varmış. Zamanla sayılarıepeyce azalmış. Başlangıçta Osmanlı pek ilgilenmemiş buradakilerle, Avusturyalılarda üzerinde durmamış. Amerikan Hava Kuvvetleri Novi Sad ‘ı bombalarken buradaki bir kaç manastırı vurarak görevini yapmış.
İlk vardığımız manastır Beoçin Manastırı. Bizim kayıtlar bu
tapınaktan bahseden en eski kayıtlar olarak 1566 yılına denk düşüyor. Uzun süre
atıl kalan manastır son kırk yıldır gayet aktif. İnanışa göre burada çocuk
sahibi olamayan kadınlar şifa buluyor. Pek bir numarası yok.
Arada karşımıza bu ıssızlıkta birisi çıksa ne yaparım diye
düşünmüyor da değilim.
Yürüyerek bir yol ayrımına ulaşıyoruz. Buradan çeşitli yönlere
gidebileceğimizi ağaçlardaki oklardan anlayabildik. Rakovaç ‘a gideceğiz. Hava
bozuyor ama henüz yağmadı neyse ki. Yürüyoruz ve Rakovaç Manastırı'na geliyoruz.
Sabah otobüsü buraya da uğramıştı ve ben bu binayı bir okul sanmıştım.
Manastırın yola bakan kısmı bir lise binasını andırıyor. Ama arka bahçeye
girdiğinizde Bizantik bir kilise yapısına ulaşıyorsunuz. Onun dışında otantik
bir şey yok.
Otobüs bekliyoruz. Tabelada yazan saatlerin hiç birinde bir araç gelmedi. Yakında hava da kararacak ve dahası ortada taksi vb de yok. Adamın biri bize adres soruyor. İlerideki Rakovaçki Kamenolom denilen yere fotoğraf çekmeye gidecekmiş, yolu soruyor. Bir iki km daha gitmesi lazım. Levhasını görmüştük. Kamenolom dağa oyulmuş, mağaramsı manastır anlamına gelebilecek bir sözcük. Abi,
Gelen giden olmayınca 4,5 km kuzeye, Tunaya dek yürüyüp ana yola çıkalım oradan sonrasında şansımızı deneyelim diyoruz. Otele uzaklık 22 km kadar.
Neyse ki yolun yarısındayken, otobüs duraklarında adı geçmeyen bir
otobüs geliyor ve dönüş yolunda bizi alıp şehir merkezinde bırakıyor.
Epey yürümüş olmalıyız. Haritaya bakınca pek bir mesafe katetmemiş
gibi görünsekte ayaklarım başka şeyler diyor.
0 Yorumlar
Yorumlarınız