Takip Et

8/recent/ticker-posts

Konya - Antalya Gezisi : Olimpos'ta pinekleme

Akşam kızlı erkekli dokuz, on kişilik Amerikalı bir grup yandaki evlere geldi. 2’den 5’ e dek histerik kahkahalar, anlamsız konuşmalar eşliğinde vakit geçirdiler. Özellikle içlerinden biri konuştu durdu, diğerleri ise sanki onun müritleriymiş gibi onaylayıp durdular. Ne diye konuşuyor kısmından bir şey çıkaramadım ne kadar kulak kesildiysemde. Sanırım MTV gençliği dünyanın her yanında kafasının içi boşaltılmış şekilde tüketim toplumunun yapı taşlarını oluşturmak için programlanmış gibi.

Bizimkiler yorgunluktan bitap düştüğü için kalkıp herifleri uyaramadım, kapışamadım. Bu gece inşallah J

Bu arada, dün Yanartaş dönüşü, gece yarısına doğru Olimpos'ta bambaşka bir yaşamın olduğunu görebilme imkanım oldu. Genç kızlardan oluşan kafileler yolları doldurmuşlar. Güzeli, çirkini, havalısı, sanki moda dergilerinden çıkmış gibi havayı pahalı parfümlerinin kokularıyla doldurarak ilerliyorlar. Olimpos'un pansiyonları, ağaç evleri bundan dolayı tercih ediliyor sanırım.

Sabah kahvaltıdan sonra doğruca denize gittik. Öğleye doğru vardığımız için sığınılabilecek en ufak bir gölgelik alan yok. O nedenle suda kalmayı tercih ediyorum. Bir ara çıkıp sahil boyunca ilerledim. Önce geniş açıdan Ceneviz Kalesi'ni çektim. Sonra az ilerideki denize ulaşamayan dereye gidip ilginç bir şeyler yakalarım umuduyla beklemeye başladım.


Çeşitli boylarda kurbağalar, kocabaşlar… Bir tatlı su kaplumbağası denizaltı gibi dipten yüzüp yakalayabildiğini mideye indiriyor . Biraz ilerilerde, sazlıkların yoğunlaştığı bölgede çeşitli boylarda kefaller sürüler halinde geziniyor. Suyun derinliği iki karış var yok. Büyücek bir taş atıyorum tam ortalarına ama sağa sola panik içinde kaçıp kısa sürede tekrar grup oluşturuyorlar.

Küçük taş ve çakıllarda uzun süre yürümek beni bitirdi. Birde Patara gibi uçsuz bucaksız bir kumsalda topuğumu yaracak bir kayayı da bulabildiğim için sol ayağım aksıyor. Buna da şükür; en azından dün akşam Yanartaştan kafayı gözü patlatmadan inebildik.

Geri döndüğümde ana oğul benden ayrı denize girip çıkmışlar bile. Gölge bulundukları yeri kaplamış. Yeni gelen gruplara kalabalık nedeniyle oturabilecek yer kalmamış. Dünyanın çeşitli ülkelerinden, yörelerinden insanlar Olimpos sahiline toplanmışlar.

Antik kent sınırları içinde bir iki restoran var. Bunlar hem dışarıdaki pansiyonlardan daha ucuz hemde hepsinden önemlisi daha iyi hizmet veriyorlar. Aklınızda bulunsun.


Tembellik ve miskinlik içinde günü bitirip yarın Atatürk Havalimanı'ndan eve nasıl döneceğimiz düşünerek strese giriyorum.

Yorum Gönder

0 Yorumlar