Gün 1 - Parga
Turun içeriği dolu. Parga var, isteyeni ekstradan Korfu'ya
götürmek var. Yanya ve Meteora var ki bana en çok yeten bu ikisi. Tur tarihi
olarak Tepedelenli Ali Paşa turu olarakta algılanabilir. Parga, Yanya bu adamla
anılan yerler hep.
Zamanı geldi bizde atladık otobüse. Araçla karadan Selanik'ten ötesini görmemiş familya için şok edici oldu. Yol üzerinde mola verilen işletmelerin çalışanları Türkçeyi iyiden iyiye sökmüş. Özellikle Kavala girişindeki mekan pes dedirtti.
Bu kısım iyi kısmıydı. Tur otobüsünün neredeyse yarısı boş
ve yolcular derli toplu tipler. Araç ve şoförle çok iyi. İlginç isimli
rehberimiz Bilek Bey on numara. “Eee” diyeceksiniz “neresi kötüydü?” Akşam 10
gibi çıktığımız yolculuk saat 16 gibi bitince hoşafa döndük. Ne zamandır bu
kadar uzun yolculuk yapmıyor olmamızda formdan düşmemizin bir başka sebebiydi.
Otelden sonra rehberin eşliğinde ara sokaklardan ilerleyerek kısa sürede sahildeki Venedik Kalesi'ne geldik. Kale için Venedik Kalesi dense de çok öncesi var. Kapı girişinde belli belirsiz görünen Venedik aslanı, Ali Paşa'nın tuğrası bulunmakta. Dikkatli bakarsanız görürsünüz.
Sahildeki kale pek çok kez yerle bir edilmiş. Özellikle Barbaros
Hayrettin Paşa burayı alırken kaleyi öyle bir yıkmış ki yabancı kaynaklarda
yazılanın haddi hesabı yok. Şu an içindeki pek çok yıkıntı ve kenarından
görünen harikulade Parga manzarası dışında bir şeyi yok.
Küçük bir koy. Tepeye yaslanmış bir kasaba ya da köy irisi
burası. Koy içerisinde, kıyıdan az ilerideki iki büyük kayanın arasında ise bir
küçük kilisecik.
Aşağıya iniyoruz. Geçtiğimiz alışveriş dükkanlarının olduğu küçük sokak Türk Pazarı olarak biliniyor. Parga günümüzde etrafındaki Valtos ve Litchos plajları ile meşhur. Güzel, pastel renklerle bezeli binaların göründüğü sahil şeridi ise hemen hemen her Yunan yerleşimi gibi restoranlarla dolu. Ama kalabalık değil. Türk turist buraların da kurtarıcısı olmuş duyduğumuz kadarıyla.
Yunanlılar balık işinden anlıyor. Beğendik yemeği. Zaten İstanbullu olduğumuzu söylediğimizde aşçı adam da İstanbulluya balık pişirdiği için zevk aldığını söyledi. Ağız tadından anlayan birileri gelmez olmuş dediğine göre. Beni mutfağa davet ettiler. Girişte Parga'nın eski resimleri. Eskiden cami varmış. Geçmişin izleri… “Yıllarca Türkler düşman dendi” diyor işletmenin patronu. “İnandık” diye de ekliyor. “Silah aldılar, alımlarda da komisyon aldılar. Onlar kazandı, Amerikalı kazandı.“ Sonra eliyle serseri mayın gibi dolanan Türk turistleri gösteriyor. “Herkes gitti, Türkler geldi. Onlar sayesinde çocuklarımızı okutabiliyoruz” dedi.
Başka dükkanlarda da benzeri şeyleri duyduk.
Şehrin üzerindeki tepede Ali Paşa'nın ikamet ettiği kale var.
Yürüyecek gücüm yok. Vakitte yok aslında. Yaz zamanı çalışan bir turist treni
varmış ama ara sokakların birinde onu da yazı beklerken buluyoruz.
Parga'nın sahilinde dolanıyoruz. Zaten ne alacaksak
marketlerden almıştık.
0 Yorumlar
Yorumlarınız