Sanırım Amsterdam için gezegenin en kolay gezilebilecek şehri denilebilir. Hele vaktiniz az olduğu halde pek çok noktayı görebilme isteğiniz varsa… Tek yapmanız gereken şuursuzca yolda ilerleyen bisikletlilere karşı tetikte olmak.
Şehirde yapmanız gereken en büyük atraksiyon tekne turu
olmalı. Tıpkı Kopenhag'ta da olduğu gibi burada da tutturabildiğine fiyatlar söz
konusu. Firmalardan birisi Türkçe dil desteğine sahip kulaklıklara sahip.
Bununla beraber sunum yapanların İngilizceleri de oldukça anlaşılır.
Ülkenin meşhur yel
değirmenleri de aslında suların kanallara tahliyesini sağlamaya yarayan
sistemler olarak görülebilir. Su kanallara verilir, kanallar daha büyük
kanallara bağlanır ve oradan denize yönlendirilir. Bunun sonucunda Hollandalı
toprağının her bir noktasını en iyi şekilde değerlendirir ve tarımdan dünyanın
en çok kazanan uluslarından birisi olur. Halen, Türkiye'nin tüm gayrisafi milli
hasılasının tamamından fazlasını Hollanda'da sadece tarım ürünlerinden olan
kazanç sağlamakta. Üşenmeyin bir haritadan Türkiye ve Hollanda'nın boyutlarını
karşılaştırın.
Bir de evlerin pencereleri çok büyük. Bu da
ihtiyaçtan elbette. Pencere boşlukları sayesinde duvarlarda daha az malzeme
kullanılır olmuş ve de yapıların zaten oldukça yumuşak olan zemine uyguladığı
basıncın azalmasını sağlamış. Oldukça az olan gün ışığının evin içine dolmasını
sağlaması da cabası. Ayrıca evlerin girişleri de oldukça dar. Eşyalar evlerin
içerisine pencerelerden sokuluyormuş. Zaten genellikle ortalardaki pencerelerin
üstlerinde eşyaları çekerken kullanabileceğiniz bir palanga sistemini
bağlayabileceğiniz nesneler görülebilmekte.
Tekne turundan sonra şehri de gezelim isterseniz. Başlangıç
noktanız merkez tren garı. Buradan Damrak denilen cadde üzerinden
yürüyeceksiniz. Fastfood vb ne ararsanız bu cadde üzerinde bulabilirsiniz.
Kısa sürede bir meydana ulaşacaksınız. Şehrin ana meydanlarından birisi burası. Sağ tarafınızdaki büyücek bina ise kraliyet sarayı. Vaktiniz varsa gezersiniz. Buradaki anıt ise 2. Dünya Savaşının anısına dikilmiş.
Yolun sonunda büyük ve güzel bir çiçek pazarı var. Hollanda
bu çiçek işinden de iyi para kazanıyor. Hollanda lalelerinin meşhur olduğunu
biliyor olmalısınız.
Yola devam, levhalar sizi Van Gogh ve Rijks Müzeleri'nin
olduğu alana getirecek. Büyük bir çayırlık önlerinde uzanmakta. I LOVE
AMSTERDAM yazısı da burada. Şansınız varsa boş yakalar ve fotoğraf
çektirebilirsiniz.
Yakınlarda Heineken Biralarının
üretimhanesi var. Burada turlar vb de olmakta. Meraklısına…
Amsterdam da ise burası esrarın ve hafif uyuşturucuların da
serbest olduğu bir bölgeye dönüşmüş. Tren istasyonundan çıkıp Damrak üzerinde
ilerlerken Mc Donald’s ı geçtikten sonra ileride solda gördüğünüz De Oude Kerk
kilisesine yönelmeniz mahalleyi bulmanızı yetecek. Kilisenin arkası Red Light
District. Zaten muhite geldiğiniz de havadaki kokuda değişecek. Burada en
önemli olan şey fotoğraf çekmeyin yada oldukça belli etmeksizin fotoğraf çekin.
Hollanda da anladığım ve gördüğüm kadarıyla başınızı derde sokabileceğiniz yer
işte bu mahalle.
0 Yorumlar
Yorumlarınız