Bindiğimiz araç Balkan gezileri tarihimin açık ara en iyi aracı. Hiç böylesine binmemiştim. Ama aracın aksine dışarısı halen oldukça kötü. Hatta Konjiç'ten sonra yağmurda başlıyor. Hoş bir müddet sonra bulutlardan çıkabildiği kadar güneşte kendini göstermiyor değil. Kah sağımızda kah solumuzda kalan Neretva ‘nın üzerindeki tepeler, yamaçlar güneşin bu azıcıkta olsa görünmesinden dolayı sisle, dumanla kaplanmış. Gerçekten seviyorum bu görüntüyü.
Dönüşte Sarı Saltuk Türbesi'ne yöneliyoruz. Geçen sefere göre
yol daha bir uzun geliyor sanki. Manzarası güzel. Nehrin doğduğu yerde
alabalıklara bakınıyorum. Meğer kano ile gezme imkanı varmış. Saygıdeğer
arkadaşlarım harekete geçerlerse bu aktiviteyi buralarda da yapmak mümkün. Bizimkiler
çay molası vermişken ben fotoğraf peşine düşüyorum. Türk grupların biri geliyor
diğeri gidiyor. Bir o kadar da Arap grup var. Araplar Sarı Saltuk ile ne
bağlantı kurabiliyorlar kendileriyle anlayabilmiş değilim.
Ardından biz de nehir boyuna iniyoruz. Geçen sefer beton
olan kısmı kırmışlar. Nehir ise gene olanca hızıyla akmaya devam etmekte. Vakit
azalıyor ama Mostar Köprüsü'nün manzarası da bırakılır gibi değil. Ama yapacak
bir şey yok. Alel acele yollara dökülüyoruz. Park kenarlarındaki mezarları da
gösteriyorum. Sessizlik kaplıyor ortalığı her zamanki gibi. Yürüyoruz delik
deşik binaların arasında. Yol üzerindeki fırınlardan birinden nevaleyi
alıyoruz. Uzun ve yorucu bir geziye hazırlıyoruz kendimizi.
Otobüste yer çok. Ama artık öğrendik her köyden her kasabadan birilerini toplayacağız. Mostar çıkışında çok güzel bir kale gördüm. Bunu aklımın bir köşesine koyuyorum. Yıllar sonra yapmayı planladığım çok kapsamlı Balkan turu için olmazsa olmaz bir yer burası. Göreceğiz.
0 Yorumlar
Yorumlarınız